1- Doğum nedeniyle işten ayrılan işçiye kıdem tazminatı ödenir mi?
Bilindiği üzere, mülga 1475 sayılı (eski) İş Kanunu’nun halen yürürlükte bulunan 14’üncü maddesine göre aşağıda kıdem tazminatı ödenme şartlarına yer verilmiştir. Bunlar;
Bu sayılan kıdem tazminatına hak kazanma halleri arasında, doğum yapma nedeniyle kendi isteği ile işten ayrılma hali bulunmadığından, kadın işçinin doğum nedeniyle kendi isteği ile işten ayrılması halinde kıdem tazminatı ödenmez.
2- İşyerinde kalp krizi geçiren sigortalı iş kazasına uğramış sayılır mı?
SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 29.09.2016 tarih ve 2016/21 sayılı Genelgenin 1.1.2.1. “Sigortalının İşyerinde Bulunduğu Sırada” başlıklı bölümün son paragrafında aynen “sigortalının işyerinde kalp krizi geçirmesi veya başka bir hastalık nedeniyle ölmesi ya da ruhen veya bedenen hemen veya sonradan engelli hale gelmesi iş kazası olarak kabul edilecektir.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Söz konusu değişiklikten sonra kalp krizi, beyin kanaması, felç vb. olaylar da iş kazası olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Hatta Genelge hükmünün yürürlükten kaldırıldığı tarihten daha önceki bir tarihte meydana gelen olaylar da iş kazası olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Sonuç olarak; 29 Eylül 2016 tarih ve 2016/21 sayılı Genelge ile yapılan düzenleme ile 4/1-a (SSK) kapsamındaki sigortalıların dışarıdan bir etki veya herhangi bir olayla ilgili bağlantı kurulmadan işyerinde kalp krizi geçirmesi iş kazası kabul edilmiştir.
3- İşveren çalışanlarına saatlik izin verebilir mi?
4857 sayılı İş Kanunu’nda “SAATLİK İZİN” düzenlenmemiş olup, Ek 2. Maddesinde “mazeret izni” düzenlemesine yer verilmiştir. Burada mazeret izni; evlenme, evlat edinme, ölüm, doğum, hastalık vb. hallerini kapsamaktadır. Yıllık izin ise; işçi ve işverenin anlaşması ile iznin bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere BÖLÜMLER halinde kullanılabilmektedir. Burada amaç, işçinin Anayasa’da yerini bulan dinlenme hakkının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamaktır. Bölümler halinde kullanma, özellikle dini ve ulusal bayramlarda, bayram arefe günlerinde, işçinin özel işlerinin olduğu günlerde “yarım gün” izin almayı kolaylaştırmak, 1 günlük izin kullanabilmek amacına matuftur. Elbette, burada işverenin her zaman yönetim hakkı kapsamında takdir hakkı bulunmaktadır. 4857 sayılı Kanunun 46 ve 55. Maddelerine göre; işveren tarafından verilen diğer izinler yıllık izin bakımından çalışılmış gibi sayılan haller arasında sayılmakta, 1 haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri çalışılmış günler gibi hesaba katılmaktadır. 4857 sayılı Kanunun 56. Maddesinin dördüncü fıkrasında; işveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilememektedir. Bu durumda saatlik izinlerin toplanıp yıllık izne mahsup edilmesi mümkün değildir.
4- Anonim şirket yönetim kurulu üyesi ortağına yapılan ödeme prime tabi mi?
Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince sigortalı sayılmışlardır. 4/1-b kapsamında sigortalılardan anonim şirket yönetim kurulu üyelerine ödenen ücret HUZUR HAKKI olarak değerlendirilmektedir. 4/1-b kapsamında sigortalı sayılanlar için SGK bildirimlerinde BEYAN esası geçerli olduğundan, prime tabi olan olmayan ödemeler söz konusu değildir. Dolayısıyla, 4/1-a kapsamında olan sigortalılar için huzur hakkı prime tabi, 4/1-b kapsamında sigortalı sayılanlar için ise PRİME TABİ YÖNÜ BULUNMAMAKTADIR.
5- Bedelli askerlik yıllık izin kullanılarak yerine getirilebilir mi?
Anayasa’mızın “çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlığını düzenleyen 50’nci maddesinde “ …Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.…” hükmüne yer verilmiştir. Hangi istihdam şekli olursa olsun; yıllık izin hakkından vazgeçilemez. Yıllık izin, insan için temel bir gereksinim olduğundan uluslararası hukukta ve Anayasamızda benimsenmiş dinlenme hakkına dayanmaktadır. Yıllık izin hakkı vazgeçilemeyen ve devredilemeyen bir dinlenme hakkıdır. Yıllık izin; çalışanın dinlenmek, ruhsal ve bedeni sağlıklarını, iş verimliğini korumaları ve kazanmaları amacıyla kullandırılmaktadır. Çalışanlara tanınan yıllık izin ÜCRETLİ olup, çalışanın her yıl belirli bir süre gelir endişesi çekmeden dinlenebilmesi amaçlanır. Yıllık iznin amacı, çalışanın çalışmış olduğu bir yıllık sürede yaşadığı yorgunluğu üzerinden atarak dinlenmesidir. Tüm istihdam şekillerinde yıllık izinde çalışanın başka bir işyerinde çalışması yasaklanmıştır. Örneğin işçinin dinlenme hakkını kullandığı sırada başka işte çalışması dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu için, işverene ödediği izin ücretini geri alma imkânı verilmiştir. 26.07.2018 tarihli 7146 sayılı Kanunla getirilen bedelli askerlik hizmetinin çalışanın YILLIK İZİN alarak/kullanarak veya işyerlerince kullandırılarak yerine getirilmesi yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde mümkün görülmemektedir. Bilakis Kanun koyucu bedelli askerlik hükümlerinden yararlananların temel askerlik eğitimi süresince çalıştıkları iş yerleri tarafından ücretsiz izinli sayılmalarına imkân tanımıştır.
6- İşçilerde emeklilik yaş haddi var mı?
4857 sayılı İş Kanunu’nda işçileri çalıştırma yaşı ile ilgili olarak asgari bir yaş sınırı bulunmakta, azami yaş sınırı ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Şöyle ki; 4857 sayılı Kanunun 71, 72 ve 73’üncü maddelerinde belli işlerde çocuk ve kadınların asgari çalışma yaşına yer verilmiştir. Memurlarda genel olarak yaş haddi mülga 5434 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesine göre 65 yaşını doldurdukları tarihtir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4’üncü maddesine göre, işçi olarak alınacaklarda 18 yaşını tamamlamış olmak gerekmektedir. Bu yönetmelikte, çalışma yaşının asgari sınırına yer verildiği görülmektedir. Sonuç olarak yukarıda yer alan düzenlemelere göre, memurlarda genel olarak yaş haddi 65 yaşın doldurulduğu tarih iken işçiler için herhangi bir yaş haddi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
7- Dernekbaşkanları sigortalı sayılır mı?
Dernekbaşkanlarının sigortalılığı konusunda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda özel bir düzenleme yapılmamıştır. Hal böyle iken, dernek başkanları 4/1-c, 4/1-b, 4/1-a kapsamında sigortalı olanlar arasından seçilebilmektedir. Dolayısıyla, bu sigortalılık hallerinden birisi ile devam ederken dernek başkanlığı görevini üstlenenler başka bir sigortalılık haline bağlı olarak ayrıca ikinci bir kez sigortalı sayılmamaktadırlar. Başka bir anlatımla, 5510 sayılı Kanunda dernek başkanlarının sigortalılığı münhasıran tanzim edilmemiştir. Ancak dernek başkanlarının asıl yaptıkları iş veya faaliyetlerine göre sigortalılıklarının belirleneceğini belirtelim. Örneğin, dernek başkanı memur ise 4/1-c kapsamında sigortalı olduğundan ayrıca bir işlem yapılmasına gerek yoktur. Daha açık bir anlatımla, sırf dernek başkanlığına münhasıran dernek başkanlığı üzerinden sigortalılık söz konusu değildir. Dernekbaşkanlığı statüsünde dernek başkanın 4/1-a veya 4/1-b kapsamında sigortalılığı söz konusu değildir. Dernekbaşkanları, dernek yönetim ve denetim kurulu organlarında görev alan kimseler seçimle iş başına gelmeleri nedeniyle, hizmet sözleşmesine/iş akdine göre bir çalıştırılma durumu söz konusu olmadığından, bu görevleri için ücret, huzur hakkı almış olsalar dahi bu çalışmalarından dolayı sigortalı ve 4/1-a statüsünde (SSK’lı) sigortalı sayılmamaktadırlar.
8- Adi ortaklığa yeni ortak alınmasında işyeri bildirgesi verilir mi?
5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesine göre; anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, 4/1-b kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Bu çerçevede, adi ortaklıkta adi ortaklığı oluşturan her bir ortak aslında işveren sayılmakta olup BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında sigortalı olmaları zorunludur. Adi ortaklığı oluşturan ortaklardan hiçbirinin adi ortaklıkta SSK (4/1-a) sigortalısı olması da mümkün değildir. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 33’üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması halinde, en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden 10 gün içinde bu durumun işyeri bildirgesi ile SGK ‘ ye bildirilmesi zorunludur. Dolayısıyla, yeni ortağın alındığı tarihten itibaren İŞYERİ BİLDİRGESİNİN verilmesi gerekmektedir.
9- İşveren asgari geçim indirimi dâhil işçi ücretini belirleyebilir mi?
Vergi uygulamalarında; net ücret üzerinden anlaşmak suretiyle çalışanlar asgari geçim indiriminden yararlanacak olup, hesaplanan vergiden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarları net ücretleri ile birlikte ücretliye ödenecektir. Buna göre, söz konusu ifade doğru olmakla birlikte, işveren asgari geçim indirimi tutarını ücret tediye bordrosunda ayrı bir kalem olarak ayrıca gösterecektir. Aksi takdirde işverenler, muhtasar beyannamede ücretliye ödemediği bir tutarı mahsup etmiş olacağından, vergi zıyaına sebebiyet vermiş olacaktır. Asgari geçim indirimi dâhil aylık net ücret ibaresi iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından herhangi bir sorun teşkil etmemekle birlikte, tek sorun ücret tediye bordrosunda ayrıca gösterilmemesidir. Bu sorunu aşmak için, ücret bordrosunda asgari geçim indirimini ayrıca göstermek gerekir.
10- Babalık izni iş günü mü hesaplanır?
4857 sayılı Kanunda babalık izni, erkek işçinin eşinin doğum yapması halinde verilecek izin altında düzenlenmiş olup, 5 gün ücretli izin verileceği hüküm altına alınmıştır. Gün hesabı, yıllık ücretli izindeki gibi İŞ GÜNÜ değildir. 5 gün hesabında, HAFTA SONUNA denk gelen günler de sayılacak, ancak bu izinde işçinin ücreti kesilmeyecek, işçi söz konusu izni ücretli olarak geçirecektir. Yani, o ayki ücretinden herhangi bir kesinti yapılmayacak, sadece o ay 5 gün izin kullanmış olacak, o ayın maaşını kesinti olmaksızın alacaktır.
11- 4/1-b kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremez ödeneği ödenir mi?
4/1-b kapsamında sigortalı sayılanlar (şirket ortakları, vergi mükellefi olanlar, kısaca işveren statüsünde BAĞ-KUR sigortalısı olanlar) hakkında kısa vadeli sigorta kolları hükümleri uygulandığından, bu sigorta kollarından sağlanan haklardan da yararlanabilmektedir. 4/1-b kapsamındaki sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek hastalığı ya da analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dâhil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.
12- İşten ayrılan işçiye çalışma belgesi verilmesi zorunlu mu?
İşten ayrılan işçiye, işveren tarafından işinin çeşidinin ne olduğunu ve süresini gösteren bir belge verilir. Belgenin vaktinde verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören işçi veyahut işçiyi işine alan yeni işveren eski işverenden tazminat isteyebilir. Bu belgeler her türlü resim ve harçtan muaftır. Bu belge işçinin talebine bağlı olmadan işveren tarafından verilmelidir, çalışma belgesinin verilmemesi veya belgesine yanlış bilgi yazılması halinde her işçi için 219,00 TL (2019 yılı için) idari para cezası uygulanır.
13- İş mevzuatında çalıştırma yaşı kaçtır?
15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar; bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. 14 yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler. Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez. Zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış ve örgün eğitime devam etmeyen çocukların çalışma saatleri günde 7 ve haftada 35 saatten; sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalışanların ise günde 5 ve haftada 30 saatten fazla olamaz. Bu süre, 15 yaşını tamamlamış çocuklar için günde 8 ve haftada 40 saate kadar artırılabilir. Okul öncesi çocuklar ile okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde 2 saat ve haftada 10 saat olabilir. Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır. Sanayie ait işlerde 18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır.
14- İşverenin işçisine çeyrek altın vermesi durumunda bundan prim kesilir mi?
5510 sayılı Kanunun 80’inci maddesine göre; prime tabi tutulacak kazançlar sayılı ve sınırlı bir şekilde belirlenmiş, aynı şekilde prime tabi tutulmayacak kazançlar da aynı şekilde düzenlenmiştir. Bunun dışında, 5510 sayılı Kanun bir kıstas belirlemiştir. Bu kıstas ta şudur: İstisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Bu çerçevede bakıldığında, çeyrek altın, prime tabi ve tabi olmayan kazançlar arasında sayılmamıştır. Çeyrek altın, bu istisnalar dışında bir ödeme olduğu için, bu ödeme ne ad altında yapılırsa yapılsın prime esas kazanca tabi tutulmalıdır. Çeyrek altın, hangi tarih itibariyle verilmiş ise, o ayın alış kuru dikkate alınarak TL’ ye çevrilip o ayın kazancına (ödemenin yapıldığı aya) dâhil edilmelidir.
15- 60 yaşındaki işçinin izin süresi kaç gündür?
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53’üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre; 50 ve daha fazla yaştaki işçilere verilecek izin süresi hizmet süresine bakılmaksızın en az 20 iş günü olacaktır. Söz konusu işçi işyerinde 15 yıl ve üzeri hizmete ulaşması durumunda izin süresi en az 26 iş günü olarak hesap edilecektir.
16- Anonim şirket yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklar sigortalı sayılır mı?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4’üncü maddesine göre “anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları” 4/1-b kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların sigortalılık durumu 5510 sayılı Kanunda düzenlenmemiştir. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklar, 5510 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmamışlardır. Ancak, bu ortak şirkette bir hizmet akdi ilişkisi çerçevesinde çalışırsa 4/1-a kapsamında sigortalı sayılacaktır.
17- İşveren aile ve çocuk yardımını tüm çalışanlarına yapmak zorunda mıdır?
4857 sayılı İş Kanunu’nun 5’inci maddesine göre; iş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. Aksi halde tespiti halinde (ihbar veya şikâyet sonucu) aynı Kanunun 99/1-a maddesine göre, eşit davranma ilkesine uyulmayan her işçi için (2019 yılı için) 219,00 TL idari para cezası uygulanır. Bir kısım çalışanlar için aile ve çocuk yardımının yapılması, diğer bir kısım çalışanlar için yapılmaması çalışma ortamında eşitlik ilkesine uygun düşmediği değerlendirilmektedir. Kanaatimizce bu yardımın sosyal niteliği ağır bastığı için tüm çalışanlar için aynı tutarlarda belirlenmesi ve iş sözleşmelerine konulması uygun olacaktır. Ayrıca, 4857 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin altıncı fıkrasına göre; “iş ilişkisinde veya sona ermesinde eşit davranma ilkesi hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, 4 aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir.” Madde hükmüne göre işçi hem 4 aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminatını (ayrımcılık tazminatı) hem de yoksun bırakıldığı diğer haklarını talep edebilmektedir. İşçinin “yoksun bırakıldığı haklarından” anlaşılması gereken; işçinin ödenmeyen veya eksik ödenen ücreti, ikramiyesi, fazla mesaisi, yıllık izin ücreti, ihbar ve kıdem tazminatıdır.
18- 4/1-b kapsamından sigortalılıktan 4/1-a kapsamı sigortalılığa geçilebilir mi?
Sosyal güvenlik mevzuatında sigortalılığın tekliği ilkesi mevcuttur. Bir kişi aynı anda farklı sigortalılık halleri kapsamında prim ödeyemez. 4/1-b kapsamındaki faaliyeti devam etmesine karşın, 4/1-a kapsamına geçiş yapılarak 4/1-a kapsamında prim ödemesi yapılırken 4/1-b kapsamında prim ödenmemesi ilk defa 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 33’üncü maddesiyle getirilmiştir. Şöyle ki; sigortalının 4/1-a ve 4/1-b kapsamındaki sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde 5510 sayılı Kanun kapsamına girmesi halinde 4/1-a kapsamındaki sigortalılık esas alınacaktır. Dolayısıyla, 4/1-a ve 4/1-b aynı anda çakıştığında 4/1-b faaliyeti devam edecek, ancak bir başka işyerinde kendi işyerinde değil 4/1-a kapsamında FİİLEN ÇALIŞMASI şartıyla 4/1-b kapsamında prim ödenmeyecek, 4/1-a kapsamında çalıştığı işyerinden adına prim ödenecektir.
19- 4/1-b sigortalısının askere gitmesi nedeniyle prim ödenmeye devam edilir mi?
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesine göre; kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında; 4/1-b kapsamında sigortalılıkları devam edenler hariç olmak üzere, muvazzaf askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı sayılmamaktadır. Bu çerçevede, 4/1-b kapsamındaki sigortalılar askerlik hizmetinde olsalar bile sigortalı sayılmaktadırlar. Dolayısıyla, bu sigortalının BAĞ-KUR primi askerlik hizmetinden dolayı devam edecek, askerlik görevinde bulunmakta iken primleri ödenecektir.
20- İşyerinde 1 yıllık çalışma süresini doldurmayan işçinin izin süresi var mıdır?
İşyerinde 1 yıllık çalışma koşulu sağlanmadan işçi yıllık ücretli izin kullanamaz, işveren tarafından kullandırılamaz. Ancak, işverenin takdirine bağlı olarak ücretli veya ücretsiz mazeret izni kullandırılabilir. 1 yıllık çalışma süresi dolmadan işverenlerce verilen izinler, mazeret izni olarak kabul görmektedir. İşveren tarafından verilen bu izin yıllık ücretli izinden düşülmek şeklinde kullandırılmışsa, işçinin yıllık izne hak kazandığı yılda bu izin süresi yıllık izinden düşülemez.
21- İşyerinin SGK tarafından yapılan denetiminde sigortasız çalışan tespit edilmesi durumunda idari para cezası ne kadar uygulanır?
5510 sayılı Kanun’un “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlıklı 102’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca, sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun (SGK) denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin 2 katı tutarında idari para cezası uygulanacaktır. Bu çerçevede, işyerinde yapılan denetim esnasında çalışanların sigortasız olması durumunda işe giriş bildirgesinin verilmemesinden dolayı her bir sigortalı için brüt asgari ücretin 2 katı tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
22- Aylık prim ve hizmet belgesinin son gününün idari tatil gününe denk gelmesi halinde süre işler mi?
Ramazan ve kurban bayramları gibi günlerde Cumhurbaşkanlığı kararı ile kamu kurum ve kuruluşları idari tatil edilmektedir. İşte Cumhurbaşkanlığı kararı ile ilan edilen idari tatil günleri resmi tatil niteliğinde olmadığından kanuni süreler işlemeye devam eder. Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilen aylık prim ve hizmet belgeleri, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri, sigortalı işe giriş bildirgeleri, sigortalı işten ayrılış bildirgeleri, iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri ve diğer bildirimlerin son günü idari tatil gününe denk geldiğinde süre işlemeye devam eder, o gün bildirimin yapılması gerekir, takip eden iş gününe süre uzatılamaz. Başka bir ifade ile, kanuni sürelerin son günü idari tatile rastlarsa, süre idari tatil günü bitecektir. Ancak, bildirim süresinin son gününün idari tatil gününe değil de hafta sonu, bayram veya yılbaşı gibi resmi tatile rastlaması halinde, bu mükellefiyet, tatil gününü takip eden ilk işgünü 23.59’a kadar yerine getirilecektir.
23- Askerlik, evlilik, emeklilik gibi hallerde işten ayrılan işçiye ihbar öneli verilir mi?
Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uygulamaları ve aşağıda yer verilen yargı kararlarına göre; askerlik, emeklilik ve evlilik gibi durumlarda taraflar için (işçi ve işveren) ihbar süresi verilmez. Yrg. 9. H.D. (T.08.03.2004, E.2003/15708, K.2004/4284) kararında; askerlik nedeniyle fesihlerin bildirimsiz gerçekleştirildiği yönünde hüküm tesis edilmiştir. Yrg. 9. H.D. (T.04.07.2006, E.2005/35059, K.2006/19707) kararında; emeklilik nedeniyle yapılan fesihlerde, önel verilmesine gerek bulunmadığı yönünde hüküm tesis edilmiştir. Yrg. 9. H.D. (T.20.06.2006, E.2005/38639, K.2006/1816 ) kararında; evlilik nedeniyle fesihlerde ihbar öneli verilmesine gerek olmadığı yönünde hüküm tesis edilmiştir.
24- İlk defa işyeri tescilinde sigortalıların bildirim süresi kaç gündür?
İlk defa işyeri tescillerinde en geç sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarih itibariyle işyeri bildirgesi; bu tarihte işe başlayacak sigortalıların 1 ay içinde sigortalı işe giriş bildirgesi verilmesi gerekmektedir. Örneğin; işyerinin ilk defa 11.11.2019 tarihi itibariyle tescil edildiği ve tescil günü itibariyle 10 işçi çalıştırıldığı dikkate alındığında, işyeri tescilinin, en geç sigortalı çalıştırmaya başlanılan 11.11.2019 tarihi itibariyle yapılması, tescil tarihi itibariyle çalıştırılan işçilerin de işe giriş işlemlerinin en geç 11.12.2019 tarihine 23.59’a kadar e-sigorta yoluyla SGK’ ye gönderilmesi gerekmektedir.
25- Kasa tazminatı nasıl ödenir, prime tabi tutulur mu?
Kasa tazminatı mahiyeti gereği; para veya kıymetli evrak ya da eşya muhafazası ile görevli bulunan sigortalılara muhtemel açıkları kapatmak amacıyla ödenir. Kasa tazminatı, işverenleri tarafından işletmenin bütçesi göz önünde bulundurulmak suretiyle işverenlerin takdirine bağlı olarak makul bir seviyede belirlenmelidir. Bu tutarların nasıl belirleneceği konusunda mevzuatta herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. İşçi ve işveren arasındaki iş sözleşmesine göre belirlenir. Bir işveren çalıştırdığı işçiler için belirlediği temel ücretin belli bir oranında kasa tazminatı ödenmesine karar verebilir. Kasa tazminatı 5510 sayılı Kanunun 80’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre prime esas kazanca tabi tutulmayacağından sigorta primi kesilmeyecektir. Ancak, kasa tazminatı sorumluluğu bulunmayan sigortalılara bu nitelikte bir ödemenin yapılması halinde söz konusu ödemeler prime esas kazanca dâhil edilmesi gerekmektedir.Bu bilgiler çerçevesinde aynı durumda olan yani kasiyerlik görevi yapanlara aynı miktarlarda kasa tazminatının ödenmesi işverenin işçilerine eşit davranma ilkesi kapsamında değerlendirilmelidir.
26- KDViade alacaklarının prim borçlarından mahsubu mümkün mü?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortasının Kanunu’nun 88’inci maddesi ve İşveren Uygulama Tebliği’ne göre, prim borçlarının, katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödenmesi mümkündür. Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi gereken yasal süre sigortalılara ait ücretleri her ayın 1’i ila sonu arasına ilişkin olarak ödeyen işverenler yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen 20., sigortalılara ait ücretlerin her ayın 15’inden, ertesi ayın 14’üne kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği işverenler yönünden ise, primin ilişkin olduğu dönemi takip eden dönemin sonu (vade) yerine, vadeyi takip eden 20. gün olacaktır.Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen 20 günlük süre içinde katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi sırasında, mahsup edilen tutarın prim borcunun tamamını karşılamaması durumunda, mahsup edilen kısım yasal süresi içinde ödenmiş sayılacak, buna karşın ödenmemiş kısmı, 20 günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle ödenecektir. Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen 20 günlük süre geçirildikten sonra katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi halinde ise, söz konusu borçlara, yine 20 günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır.
27- Kanser hastalığı nedeniyle %60 iş göremez raporu olan işçi emekli olabilir mi, kıdem tazminatına hak kazanır mı?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “malul sayılma” başlıklı 25’inci maddesine göre, “sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” Aynı Kanunun “malullük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 26’ncı maddesine göre, “malullük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malullük aylığı bağlanmasıdır. Sigortalıya malullük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25’inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az 10 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malullük aylığı bağlanır.”
Yukarıda yer alan yasal düzenleme ışığında, 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışan işçinin sağlık hizmeti sunucusundan almış olduğu iş göremezlik raporunun öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Ancak, bu şekilde düzenlenen rapor sonucu çalışma gücünün en az %60’ını kaybettiği Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca tespit edilmesi halinde, 4/1-a sigortalısı malul sayılabilecektir. Malul sayıldıktan sonra malullük aylığı bağlanabilmesi için de, ikinci şart en az 10 yıldan beri sigortalı bulunup 1800 gün uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin bildirilmiş olması, üçüncü şart ise maluliyet nedeniyle sigortalının işyerinden ayrılarak Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılı talepte bulunması zorunludur.
Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun (eski İş Kanunu) 14’üncü maddesine (halen yürürlükte) göre,
“ Bu Kanuna (4857 sayılı İş Kanunu-yeni İş Kanunu) tabi işçilerin hizmet akitlerinin;
feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.”
Mülga 1475 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendine göre; işçinin kıdem tazminatından yararlanabilmek için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
a) İş sözleşmesi sona erdirilmeli,
b) Sona erdirme bağlı bulunulan sosyal güvenlik kurumlarından yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı ya da toptan ödeme amacıyla yapılmalı,
c) Aylık ya da toptan ödemeye hak kazandığını ve ilgili kurum ya da sandıklara bu amaçla başvurduğunu belgelemeli,
d) Aylık ya da toptan ödemede bulunacak kurum ya da sandıklar yasayla kurulmuş olmalı ve işçi bu kurum ve sandıklara bağlı bulunmalıdır.
Yasayla kurulu kurum ve sandıklar kapsamına; Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, BAĞ-KUR ve 506 sayılı Kanunun Geçici 20’nci maddesinde belirtilen bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar ye da bunların oluşturdukları birlikler tarafından kurulmuş bulunan sandıklar girmektedir. 16.05.2006 tarihli 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile sosyal güvenlik kuruluşları Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir.
Sonuç olarak, işçi malullük nedeniyle şartların varlığı halinde malullükten emekliye ayrılabilecek, malullük aylığı almaya hak kazanacak, bu nedenle iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda ise kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
28- Kıdem tazminatına haciz konulabilir mi?
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 71’inci maddesine göre; aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczolunabilir. Ancak hacz olunacak miktar bunların 1/3’ünden çok 1/4 ‘ünden az olamaz. Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin 1/10’ undan fazlası hacz olunamaz.
4857 sayılı Kanunun 35’inci maddesine göre; işçilerin aylık ücretlerinin 1/4 ‘ünden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dâhil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.
6098 sayılı Kanunun 410’uncu maddesine göre; işçilerin ücretinin 1/4 ‘ünden fazlası haczedilemez, başkasına devredilemez ve rehnedilemez. Ancak, işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar, bu orana dâhil değildir. Nafaka alacaklılarının hakları saklıdır. Gelecekteki ücret alacaklarının devredilmesi veya rehnedilmesi geçersizdir.
2004 sayılı İcra ve İflasKanunu’nun 83’üncü maddesine göre; maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların 1/4 ‘ünden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
Yukarıda yer verilen her dört Kanunda da, haciz konusunda kıdem tazminatına yer verilmemiştir. Dolayısıyla, kıdem tazminatının tamamının hacz edilebileceği değerlendirilmektedir. Konu hakkında aşağıda yer verilen Yargıtay kararlarında kıdem tazminatının tamamının haczedileceği karara bağlanmıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi; T. 27.12.2004, E. 2004/22540; K. 2004/26972: Özet: Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi ödentilerin tamamı haczedilebilir. Buna karşın ücret ve ücret olarak sayılan ödentilerin dörtte birinden fazlası haczedilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; T. 25.2.2004, E. 2004/12-119; K. 2004/95: Özet: Şartlar oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan kıdem tazminatının haczedilemeyeceği yönünde kanunlarda bir açıklık bulunmadığı, bu tazminatın İİK.nun 82. ve 83'ncü maddele-rinde de sayılmadığı, bu nedenle kıdem tazminatının tüm alacaklar için haczedilebileceği gözetilerek, mahkemece nafaka alacakları dışındaki alacak kalemleri için kıdem tazminatı üzerine konulan haczin kaldırılmasına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
29- SGK denetim elemanlarınca istenilen işyeri defter ve belgelerinin ibraz edilmemesi nedeniyle uygulanacak müeyyide nedir?
5510 sayılı Kanunun 86’ncı maddesine göre, işverenler işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yılbaşından başlamak üzere 10 yıl süreyle, kamu idareleri 30 yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun (SGK) denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca (Müfettiş/Sosyal Güvenlik Denetmeni) istenilmesi halinde 15 gün içinde ibraz etmek zorundadır.
Kanunun 102’nci maddesine göre; yukarıdaki yükümlülüğü Kurumca (SGK) yapılan yazılı ihtara rağmen 15 gün içinde mücbir sebep olmaksızın tam olarak yerine getirmeyenlere;
- Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin 12 katı tutarında,
- Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin 6 katı tutarında,
- Defter tutmakla yükümlü değil iseler, aylık asgari ücretin 3 katı tutarında,
İdari para cezası verilir.
30- Aylık prim ve hizmet belgesinin işyerinde asılı olma zorunluluğu var mı?
Aylık prim ve hizmet belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden başlanarak, müteakip belgenin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar, sigortalılar tarafından görülebilecek bir yere asılması yükümlülüğü, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesi ile kaldırıldığından söz konusu belgenin işyerine asılma zorunluluğu yoktur.
Bilgilerinize,
Saygılarımızla,
RoyalCert Audit İnternational